[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 6, No 1, Spring 1996 [back]

Ramazan Hatiralari

Mehmet Suat

Istanbul Mektubu


Öncelikle geçmis Ramazan bayraminizi tebrik eder, saglik ve mutluluk dolu günler dilerim. Bu seferki yazim tümüyle Ramazan-i Serife ait. Türkiye'de artik Ramazan ayi kabuk degistiriyor. Bu degisimin en büyük göstergelerinden biri de verilen iftar davetleri. Bu iftar davetleri ile ilgili izlemlerimi siz anadolu dergisi okuyucularina aktarmak için bu Ramazan davetten davete kosmak zorunda kaldim. Saka bir yana bazilarindan önemli ölçüde manevi haz aldigimi, çoktandir görmedigim dostalari görme ve yeni insanlar tanima imkani elde ettigimi itiraf etmeliyim.

Iftar davetleri gene nitelik olarak birbirinden çok farkli idi; bir ögrenci yurdunda verilenden tutun da çok lüks bir otelin salonunda açilan sofralara kadar. Baska bir deyimle çok genis bir spektruma sahip idi. Siyasi lidersiniz, yahut bir derneksiniz, is dünyasindan da olabilir, farkli bir grupdan da, veyahut bir cemaatin ileri gelenlerindensiniz belirli gruplara bazi mesajlar vermek istiyorsunuz, o gruplarin temsilcilerini oruç tutsalar da tutmasalar da lüks bir otelin sasaali salonunda iftara çagiriyorsunuz. Lüks otellerdeki iftar davetleri, genelde 10-15'li kümeler halinde masalarda insanlari oturtup ezan saatini bekletirken bir taraftan da saz heyetinden fasil dinleterek basliyor. Fasil seslerine insanlarin gürültüsünün karismasi, ezanin okunmasi sonucu çatal kasik gürültüsüne dönüsüyor. Yemek faslini müteakip, aksam namazlarini eda edenler çay ve kahve içmek için masalara döndügünde gecenin anlam ve önemine atfen protokol sirasina göre zat-i muhteremler tek tek mikrofona çagriliyorlar. Protokol deyip geçmeyin bunlar genelde milletvekilleri ile çesitli siyasi parti mensuplari (daveti verenin siyasal görüsüne göre), is adamlari gibi siniflara mensup kisilerden olusmakta. Konusmacilarin niteligine göre alacaginiz mesajlar farkli olabiliyor. Mesela, MÜSIAD'in ögretim üyelerine verdigi iftar yemeginde MÜSIAD baskani çok genis kapsamli bir konusma yapmisti. Hükümet meselesine dahi deginen Erol Yarar geçenlerde umre vesilesiyle gittigi Medine'de Ticaret Odasi baskani ile görüsmesiyle ilgili hatiralarini kissadan hisse seklinde anlatti: "Ticaret Odasi baskani Müslümanlarin çok iyi isler yaptigini artik sanayi ve ticarete yavas hakim olduklarini söyledi. Daha sonra sira bana geldi içimden 'Ne söyliyeyim de hem kirmayayim hem de uyari niteliginde olsun' diye geçirdim. Sonra dedim ki, 'Masallah her sey burada mevcut fakat Peygamberimiz (S.A.V.) hayatta olsa idi su Medine pazarinin nasil gavur pazari haline geldigini görse ne derdi acaba?' Baktim ki baskan iyiden iyiye kizardi bozardi." Daha sonra Yarar üniversite sanayi isbirligi üzerinde durarak gelecek Kasim ayinda tüm dünyadan Müslüman sanayici, isadamlarinin ve aydinlarin katilacagi bir sempozyum düzenlemek istediklerini söyledi. Bu arada Bilim ve Teknolji Isbirligi Vakfini kurduklarini ögretim üyelerindan her türlü yardimi beklediklerini de belirtti.

Tabii ki bu tip iftarlarin disinda daha mütevazi olan çesitleri de mevcut. Örnegin bir ögrenci yurdunda veya bir lisede olanlar da katilmaya deger. Geçenlerde bir talebe yurdunda verilen yemegin konusmacisi Süleyman Hilmi Tunahan hocanin talebelerinden biri idi. 50'lili yillardan beri davalarinin nereden nereye geldigini özetleyen konusmaci özellikle 12 Eylül hareketiyle çektikleri acilara deginmeden geçemedi. Yurtlarini denetleyen subaylarin yurtlari begendigini fakat yine de isin içinde bir bit yenigi aradiklarini belirtti. Neden siz de bir tv kurmuyor veya gazete çikarmiyorsunuz sorusunu, "diger cemaatler zaten yeterince yayin organina sahip biz de onlarin girmedikleri alana girerek onlara destek veriyoruz" diye cevapladi.

Dedik ya çok çesitli iftar davetleri mevcut, bunlari bu sinirli sütunda özetlemek oldukça zor. Fakat ilginç olan bir tanesini aktarayim. Fenerbahçe ile Gençlerbirligi Türkiye Kupasinin çeyrek finalinin ilk ayaginda Ankara'da karsilastilar. Maç sonrasi Fenerbahçe baskani Ali Sen ile Gençlerbirligi baskani Ilhan Cavcav birbirlerine küfür dolu hakaretler yagdirmaya basladilar. Araya girenler sayesinde olay fazla büyümeden bitirildi. Iki hafta sonra rövans maçi günü Istanbul'a gelen Gençlerbirligi baskani ve idare heyetini havalaninda karsiliyan Fenerbahçe baskani ve idarecileri aksam bir iftar yemegi vererek havayi yumusattilar. Iste, idareciler oruç tutmasalar da Ramazanin hikmetinden böyle faydalaniyorlar.

Nur cemaatine ait bir lisede iftar daveti vardi. Programda teravih sonrasi Ahmet Özhan ve arkadaslarinin ilahi ve sema gösterisi yapacagi yaziliydi. Heyecanla salonda yerimizi aldik. Ilk bölüm ilahilere ayrilmisti. Ahmet Özhan (son yillarda Islami açidan önemli bir mesafe kaydetmis) Allah'in (C. C.) adini zikretmiyen ve benlige hitap eden hiç bir müzigin Islami olamayacagini söyledi ve ilahiler arasinda bir çok konuda Islami mesajlar verdi. Ikinci bölümü tanitirken "burada sema gösterisi yapmak imkansiz, Islami bir cemaate ait oldugunu bildigim bu tip okullarin en azindan müsamere salonlari batili normlara göre degil de sema gösterisi normlarina göre yapilmali idi" dedi.


Ramazan-i Serif'in gelmesiyle medyada kabuk degistirmeye basladi. Sabah Ayet-el Kürsi, Milliyet seccade ve Hürriyet de ezan vakitlerini belirten saatler verdi. Televizyon kanallari da bos durmuyor iftara yakin, özel iftar programlari, sahurda ise sahur özel programi veriyorlar. Bunlardan en zengini süphesiz sair zamanlarda açik saçik filimleri ile ün yapan Show TV. Tabii ki tv programcilari ile spikerlerinin Ramazan konusudaki cahillikleri de ufak gaflarla ortaya çikmakta. Arife günü hemen her kanalin haber programlarinin basinda Ramazan'a basliyoruz diye duyurdular. Show TV'nin meshur(!) haber spikeri Gülgün Feyman ise "Ramazan'in ilk yatsisi bu aksam kilindi" dedi. Galiba hazret teravih demek istemisti.


[Sabik] basbakanimiz Tansu Çiller de Ramazan'i karsiladi. Ilk teravih namazini Kocatepe camiinde kilan Çiller namazdan sonrada mevlüt okutmus (!). Kendisi de modaya uyup çesitli kesimlere iftar davetleri verdi. Bunlardan biri de basin mensuplarina imis. Daha ezan okunmadan önündeki pidelerin cazibesine dayanamiyarak bir kaç parça alip yedigi basin mensuplari tarafindan yazildi.


Iftar saatleri is çikisina rastladigi için Istanbul'da oruç tutanlarinin sayisindaki artisi görmek bayagi ilginç oldu. Eve gelmek için Üsküdar'dan otobüse bindim. Otobüsde olaganüstü bir sessizlik hakim idi. Sadece arkada sessizce konusan bir iki gencin sesi duyuluyordu. Iftara yetisip yetisememenin sikintisi ile bocalarken artik ezan okunmaya baslamisti bile. Ezan sesini müteakip kutu gazozlarin kapak seslerini duymaya basladim. Yolcularin çogunlugu birer parça olan erzaklarini çikarip yemeye basladilar. Elden ele hurma kutusu da geziniyordu. Oruçlu olanlar "Allah razi olsun " deyip bir tane alip yanindakine uzatiyordu. Benzer olaya vapurda da rastlamak mümkündü, ezan öncesi sessizlik ezanla birlikte vapur garsonundan çay simit isteyenlerin gürültüsü ile dagilmaya basliyor. Bundan 5-10 yil önce insanlar oruçlu olduklarini saklarlardi. Müslümanlara inançlarinin gerektirdigi cesaret gelmis.

Istanbul'da Büyük Sehir Belediye Baskanliginin otobüslerinde yolculara Ramazan boyunca oruç açmak için hurma ikram edildi. Bu hurmalar otobüsdeki yolcular için küçük posetlerdeydi. Soför, iftar vaktine yakin servisde ise, binenlere "niyetli misiniz?" diye soruyor. Önceden bu olayla karsilasmamissaniz, irkiliyorsunuz fakat arkasindan bir poset hurma alin lütfen diye ekliyor.


©1996 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin