[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 4, No 1, Spring 1994 [back]

KORSAN HADIS RIVAYETI

Muaz Özyigit

Modern bilim ve teknolojinin putlastirildigi günümüzde, ilimlerin kiymetlerine göre degerlendirilmesinde yarar var. Vahy ile ilgilenen Kur'an, hadis ilimleri, fikih gibi ilimler bilginin en yüksek derecesi ile ugrasirlar. Insan tarafindan bozulmamis, saf vahyi bilgiye sahip olmamiz bizi ümmet olarak diger ümmetlerden ayricalikli kilmaktadir. Bugün müslümanlardan baska kimin dünya hayatini tanzim edecegi bilgiden, ahiretle ilgili gaybi bilgilerden saglikli olarak nasibi vardir? Bu bilgiyi inceleyen, bize ulastiran ilim dallarindan daha serefli ilim dali var midir?

Bu en önemli ilimlerle ugrasan selef-i salihin alimleri de bizler için sair ilimlerde esi olmayan degerlerdir. Ulemamiz bizim göz bebegimiz, medar-i iftiharimizdir. Tarihin karanliklari içinden binbir zorlukla, o ümmi rasulün vahy mesalesini bize tasiyan o muhtesem insanlarin herbirinin hayati bir destan gibidir. Yalnizca onlarin hayatlarini, ilim yolundaki müthis menkibelerini çocuklarimiza anlatsak, bu bile onlarin Islamin sanli geçmisinden gurur duymalari için yeter.

Peki o güzel insanlardan, peygamber varislerinden kaçini biliyoruz? Asagi yukari bildiklerimiz, mezhep imamlari, Gazali, Buhari (rahmetullahi aleyhim ecmain) gibi en çok bir kaç on taneyi geçmez. Halbuki pek bilinmeyen yüzlercesinin ismi tarih sayfalari arasinda taninmayi beklemektedir. Iste onlardan az bilinen bir muhtesem alimin hayret verici kissasi [1]:

Zehebi'nin "Siyer-i a'lam-in-nubela" sinda, Uleymi'nin "el-Menhec il-ahmed fi teracimi ashabi imam-i Ahmed" ve Ibn-i ebi ya'la'nin "Ihtisarun-nablusi litabakatil-hanabile" de varid oldugu üzere:

Bakiyy ibni Mahled: Ebu Abdirrahman Bakiyy ibni Mahled el-endelusi, hafiz, dogum: H.201, vefat: H.276, rahimehullah. Yirmi yaslarindayken Bagdad'a yürüyerek, Imam Ahmed b. Hanbel'den hadis almak için yolculuk yapti.

Kendisinden rivayet edildigine göre, söyle dedi:

Bagdad'a yaklastigimda Ahmed b. Hanbel'in ugramis oldugu mihneti [2], ondan ders almanin yasaklanmis oldugunu duyunca çok üzüldüm. Bir hana yerlesir yerlesmez Cami'ul Kebir'e gelip ilim halkalarina katilmak ve ders dinlemek istedim. Asil bir ilim meclisine geldim. Orada bir zat ravilerin zayifligindan veya kuvvetliliginden bahsediyordu. Yanimdakilerden birine kim bu dedim. Bu Yahya b. Main'dir dedi. Bir bosluk görür görmez ona yaklastim ve dedim ki:

- Ya Eba Zekeriyya, Allah sana rahmet etsin, ben vatanindan uzak bir garibim. Soru sormak istiyorum. Beni de nazar-i itibara al!

- Sor dedi.

Bunun üzerine karsilastigim bazi hadisçileri sordum. Bazilarini cerh, bazilarini da ta'dil etti. Sorumun sonunda Hisam b. Ammar'i sordum. Çünkü ondan çok hadis almistim. Dedi ki:

- Ebu'l-velid Hisam b. Ammar: Namaz ehli, Sam'li, sika, hatta sikadan da öte. Elbisesinin içinde kibir olsaydi, yahut kibirli gibi gözükseydi bu, ona fazileti ve hayri yüzünden zarar vermezdi.

Meclisdeki digerleri sabirsizlandilar:

- Yeter, Allah sana rahmet eylesin. Birak biraz da baskalari sorsun.

Hemen ayaküstü dedim ki:

- Bir kisiyi daha soracagim: Ahmed b. Hanbel?

Yahya b. Main tuhaf tuhaf bakti ve dedi ki:

- Bizim gibisi mi Ahmed b. Hanbel hakkinda konusacak? O, müslümanlarin imami, hayirlisi ve faziletlisidir.

Sonra disari çiktim. Ahmed b. Hanbel'in evini sordum. Evini bulunca kapisini çaldim. Kapiyi açip çikti ve bana yabancilayarak bakti. Dedim ki:

- Ya Eba Abdillah, ben ülkesinden uzak bir garibim. Buralara ilk gelisim. Ben hadis talebesi ve toplayicisiyim. Seyahatimin tek sebebi sana gelmek idi. Dedi ki:

- Avluya gir, kimse görmesin. Memleketin neresi?

- Uzak bati

- Afrika'mi?

- Ondan da uzak: Endülüs

- Gerçekten vatanin uzak. Benim için senin gibi birisine yardimci olmaktan daha sevimli bir sey yoktur. Vallahi su siralarda bir bela ile imtihan olunuyorum. Herhalde duymussundur.

- Evet dedim. Senin ülkene yaklasmisken haber bana yolda eristi. Ya Eba Abdillah, benim buraya ilk gelisim. Ben sizin yaninizda yabanci sayilirim. Eger bana izin verirsen her gün sana dilenci kiyafeti ile gelirim. Kapinda istekte bulunurum. Sen buraya çikarsin. Günde bir hadis dahi rivayet etsen yeter.

- Olur dedi. Yalniz bir sartla: Halkalarda, hadisçilerin yaninda görülmeyeceksin.

- Tamam dedim.

Artik elime bir agaç parçasi aliyor, basima bir bez sariyor, kagit ve kalemimi yen içinde saklayip, kapisina gelerek sesleniyordum: "Bir sadaka! Allah size rahmet eylesin." Disari çikip kapiyi kapatiyor, bana 2-3 veya daha çok hadis rivayet ediyordu. Böylece 300 kadar hadis aldim. Ona baski yapan sultan ölünceye kadar böyle devam ettim. Sonra sünnet mezhebi üzere olan biri yerine geçti. Ahmed b. Hanbel üstün gelmisti. Ismi yücelmis, insanlarin gözünde büyümüs, imamligi âli olmustu. Insanlar uzak yerlerden ona geliyorlardi. Benim sebatimi takdir ediyordu. Halkasina geldigimde bana yer açti ve kendisine yakin oturttu. Oradaki hadisçilere söyle dedi: Iste "ilim talebesi" ünvani buna yakisir. Sonra olanlari anlatti. Münavele usulü ile hadis rivayet etti. Bana okuyordu. Sonra ben ona okuyordum.

Sonradan iyilestigim bir hastaliga yakalandim. Beni dersinde görmeyince sorusturmus. Hasta oldugum söylenmis. Hemen yanindakilerle beni ziyaret etmek için kalkmis. Ben de altimda bir keçe (yatak yerine), üstümde (örtü olarak) elbisem, basucumda kitaplarim kiraladigim yerde yatiyordum. Birden otel çalkalandi. Söyle dediklerini duyuyordum: Iste bakin, müslümanlarin imami bu tarafa geliyor! Hemen otel sahibi bana geldi: Ya Eba Abdirrahman, müslümanlarin imami Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel seni ziyarete geliyor!

Odaya girdi. Basucuma oturdu. Yanindakiler odayi doldurdu, sigmadilar. Hatta bir kismi ayakta, ellerinde kalemleri beklesiyorlardi. Dedi ki: Ya Eba Abdirrahman Allah'in sevabi ile sevin. Insan sagliginda hiç hastalanmayacakmis, hastaliginda da hiç iyilesmeyecekmis sanir. Allah sana afiyet versin. Sifa veren eli ile seni meshetsin.

Baktim ki kalemler dediklerini yaziyor. Sonra çikti. Arkasindan hancilar geldiler. Sevap umarak, din namina bana hizmet ve lütufta bulunuyorlardi. Birisi yatak getirdi. Bir digeri yorgan ve bazi iyi yiyecekler getirdi. Salih zatin ziyareti üzerine bana kendi ailemden daha iyi muamele ettiler.

Bakiyy b. Mahled H.276 da Endülüs'de vefat etti. Allah rahmet eylesin.


[1] Safahat min sabr-il-ulema, Abdulfettah Ebu Gudde, s. 55 den itibaren çevrildi.

[2] Ahmed b. Hanbel'in Kuran'in mahluk olup olmadigi konusunda o zamanki Abbasi hükümetinden görmüs oldugu baski ve eziyetler kasdediliyor.


©1994 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin