[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 2, No 2, Spring 1992 [back]

TÜRKIYE ANILARI

Murat Nafizoglu

Iki yila yakin bir aradan sonra Ramazan ayinin ikinci ve üçüncü haftasinda Türkiye'ye gittim.

Türkiye'de kaldigim ondört gün içinde bir toplumun basina on yillik bir süre içinde gelecek olaylari yasadik. Bütün bu olaylari, gazetelerin yorumlarini teker teker anlatmak oldukça zaman alici. Aklima takilanlar, hayretime mucip olanlar üzerinde yazmak istiyorum...

Karabag ve Ecevit

Vahsetin yasandigi Karabag için söylenecek çok fazla sey yok. Karabag konusunda oldukça pasif tutum izlenmekte. Basbakan Demirel çok açik biçimde her hangi bir askeri müdahalenin olmayacagini, sorunun barisçi yollarla çözümlenecegini söyledi. Öte yandan muhalefetteki partilerden Ecevit'in partisinin askeri müdahaleleri de içine alici biçimde genis önlem paketi sunmasi dikkatimi çekti. Bu arada hemen hemen tüm gazetelerin Karabag için düzenledikleri yardim kampanyasi büyük ilgi gördü.

Erzincan Depremi ve Demirel'ler

Erzincan'da meydana gelen elim depremin ertesi günü devlet erkani solugu Erzincan'da aldi. Yikilan binalar arasinda devlete ait binalarin olmasi dikkati çekti. SHP'li Bayindirlik Bakani bunu görünce tüm gazetelere bu binalari yapanlardan hesap sorulacagini söyledi. Dananin kuyrugu ise eski basbakanlardan Erzincan milletvekili Yildirim Akbulut'un sehiri gezisinde "hatirladigim kadariyla SSK hastanesini yapan Süleyman Demirel'di'' demesiyle koptu. Bir soru üzerine Demirel ihaleyi kendisinin aldigini, temelini attigini ve sonra politikaya girdigi için baskasina devrettigini söyledi. Sonradan yapilan arastirmalarda Demirel'in devrettigi sirketin sahibinin Haci Ali Demirel oldugu ortaya çikti.

Cinsellik ve Türkiye

Türkiye'ye gittigimde iyi ki Ramazan'mis. Yoksa halimiz harap imis! Anlatayim efendim... Istanbul'a vardiktan alti saat sonra Eskisehir'e gitmek üzere bir otobüse bindim. Televizyonlu servismis. Önce haberler vardi Star-1 TV'sinde. Hemen ardindan ABD TV'lerinde bile görülmeyecek bir film. Aradan geçen günlerde dehsete kapildim desem yeridir. Öyle ahlaksiz filmler yayinlandi ki, anlatilmasi güç.

Ve sonra 5837 TL'ye 900 no'lu telefonu arayip her türlü bilgiyi alabilirsiniz. Alin çogu gazeteyi, bir sayfada çiplak kadin diger sayfada Ramazan kösesi. Bankalar ile üretici isbirligine girmis. Taksitle satis kampanyalari sayesinde köydeki Ahmet Efendi bile faize bulastirilmaya çalisiliyor.

Düsünüyorum da yillardir sag (ne demekse) bize komunizmi tehlike olarak gösterip ABD'nin dost oldugunu söyledi. Çogumuz da kandik buna. Inanin dostlarim su anki durum eskisinden çok daha tehlikeli. Çünkü artik ABD kültürü toplumun ruhuna islemis.

Güneydogu ve Kanayan Yara

Güney Dogu Anadolu'da Nevruz vesilesi ile çikan olaylari anlatabilmek için Sirnak Emniyet Müdürünün olaylar sirasinda Içisleri Bakanligina çektigi telgrafi animsamak gerekiyor. "Kurtarin bizi..." Evet bu sözü söyleyen Sirnak ilinin en yüksek emniyet görevlisidir. Ve olaylar yatistiktan sonra görevden alinmistir. Ama heyhat, bize olaylarin boyutlarini göstermede ip ucu vermistir.

Bu olaylardan sonra çok çesitli yorumlar yapildi. Bunlardan benim ilgimi çeken Demirel'in milliyetçilik tanimi idi. Fena halde apolojetik olan bu tanima göre ayni ülkede yasayan, ayni ülküleri paylasan, ayni dine mensup insanlar bir milletti. Dikkat edilirse, ne dil var taniminda ne de irk. Bu arada basinda olaylarin halk hareketi olup olmadigi tartisildi.

Tünelin Ucundaki Aydinlik

Bunca olumsuzluk yaninda ruhumun dinlendigi, eglendigi ve zevk aldigi olaylar olmadi degil. Iste size birkaç ani...

Türkiye'ye gittigim ilk gece... Anamin enfes yemeklerinin kokusu odalara yayilirken sabirsizlikla iftar vaktini bekliyoruz. Önce kulaklarimi ezan sesi ile oruç açmaya alistirdim. Annem ve babamla bir yandan hasret giderip diger yandan teravih vaktinin gelmesini bekliyorum. Ama daha ezanin okunmasina on dakika kala annem basladi söylenmeye: "Camiye geç kalacaksin, yer bulamayacaksin.'' Güldüm. Bayram namazi degil ki yer bulamamazlik olsun. Annemin dedigi dogruydu. Camide yer yoktu. Dis kapinin agzina ilisiverdim. O sogukta benden sonra gelen en az yirmi kisinin teravih namazini disarda kildigini gördüm. Isin daha ilginç yani cemaatin yarisindan fazlasi benden gençti. Namazimiza göz yasini akitiverdik. Iste o ilk gece ve sonraki her gece farkli üç dört camide kildigim teravih namazlarinda ana namazgaha giremedim bir türlü.

Müslümanlar degisen ekonomik sartlara kendilerini gayet iyi uydurmuslar. Faizsiz taksitle araba satislari, faizsiz bankacilik oldukça yayginlasmis. Dini yayinlar fuarina gitmek de nasip oldu Ankara'da. Büyük bir armoni ve birliktelik gözleniyor. Hemen hemen herseyi bulmak mümkün fuarda. Oldukça da ucuz ve ödemede kolayliklar saglaniyor. Bugün Islami kitaplarin 'best seller' olmasi önemli bir gelismeye isaret. InsaAllah cemaatlerde alttan gelen baskiya dayanamayip birlesirler de, gelecege daha umutla bakariz.


©1992 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin