[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 2, No 2, Spring 1992 [back]

Dogu Sorunu: NE YAPMALI?

Muaz Özyigit

Dogu sorunu Türkiye'de önemli degisiklikleri gündeme getiriyor artik. Bunlardan birisi ordunun ülke içindeki "son ve kesin sözü" söylerligine ciddi bir sekilde gölge düsmüs olmasidir. Halbuki bir kaç sene önce ordunun "demir yumrugunun" PKK'yi kisa sürede ezeceginden kimse süphe etmiyordu bile.

Bir baska önemli degisim de PKK'nin yöre halkinin bir kismini yanina çekmeyi basarmasidir. Bu ise Kürt milliyetçiligini ve Kürt-Türk kutuplasmasini ülke çapinda hizlandirabilir.

Elbette bir probleme yaklasirken onun sebeplerini göz önüne almak gerektigini teslim ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlere karsi yürüttügü asimilasyon politikasinin, PKK'nin eylemlerinin, dis güçlerin vb. sebeplerin bütün bunlara yol açtigi söylenebilir. Ama sunu da itiraf etmek gerekir ki müslümanlar olarak bu faktörlerin hangilerinin problemde ne kadar payi oldugunu anlamak için gerekli araçlardan bugün için mahrumuz.

Her ne kadar bu gelismelerin altini saglikli olarak desemesek de yine de acil olarak yapabilecegimiz bir seyler olmali. Bunun için de ilkin durumun vahametini anlamak gerekiyor.

Bir kere bu savas bizim savasimiz degil. Laik-nasyonalist iki güç arasinda, TC ve PKK arasinda bir çatisma bu. Ama arada taraf olmaya zorlanan, dini ve milli duygulari istismar edilen ve her iki taraftan da insanlik disi davranislara maruz kalan halk bizim insanimiz, bizim kardeslerimiz. Islam cografyasinin yakin tarihi, laik-nasyonalist güçlerin Islam'i nasil kullandiklarina ve sonra da müslümanlara ne korkunç zulümleri reva gördüklerine sahittir. Orduda dindar subaylarin barinamamasi, dogudaki bazi insanlarin PKK'ya yataklik etmesi süphesi, sürekli yasanan gerilim, ordunun bazi birimlerinin çok zalimce hareket etmesine yol açar. Ayrica yukarida sözü edilen itibar kaybi da generalleri gittikçe daha hirçin yapacaktir. PKK'yi da hesaba katarsak dogudaki insanlarimizin can ve mal kayiplarinin kisa sürede korkunç boyutlara varmasindan korkulur. Iste bu noktada müslüman cemaatlerin yönetici kadrolarina önemli sorumluluklar düsüyor:

Öyleyse yakin oldugumuz cemaatlerin büyüklerini uyaralim. "Kürtçüler, ne olacak!" veya "bize oy vermediler müstahaktirlar" deyip sirtimizi dönmeyelim. Dogunun insanlari her seyden önce bizim kardeslerimizdir. Kardeslerimizin bir cahiliyye deresinden öbürüne yuvarlanirken dünya ve ahiretlerinin mahvolmasina göz yummayalim...


©1992 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin