[anadolu home] [contents] [by authors] [by category] [subscription]
Volume 2, No 2, Spring 1992 [back]

26'INCI MEKTUBUN 3'ÜNCÜ MEBHASINDAN...

Bediüzzaman Said Nursi

ÜÇÜNCÜ MESELE

Fikr-i milliyet, su asirda çok ileri gitmis. Hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu islamlar içinde menfi bir surette uyandiriyorlar; ta ki, parçalayip, onlari yutsunlar.

Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsani var; gafletkârane bir lezzet var; seametli bir kuvvet var. Onun için su zamanda hayat-i içtimaiye ile mesgul olanlara, "Fikr-i milliyeti birakiniz!" denilmez. Fakat, fikr-i milliyet iki kisimdir. Bir kismi menfidir, seametlidir, zararlidir; baskasini yutmakla beslenir, digerlerine adavetle devam eder, muteyakkiz davranir. Su ise, muhasemet ve kesmekese sebebdir. Onun içindir ki, hadis-i serifte ferman etmis:

[Orijinal metinde Arapça olarak verilmis ayet ve hadislerin mealleri editör tarafindan eklenmistir.]
Ve Kur'an da ferman etmis:

Iste su hadis-i serif, su ayet-i kerime; kat'i bir surette menfi bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabul etmiyorlar. Çünki: Müsbet ve mukaddes Islamiyet milliyeti, ona ihtiyaç birakmiyor.

Evet, acaba hangi unsur var ki, üçyüz elli milyon vardir? Ve o Islamiyet yerine o unsuriyet fikri, fikir sahibine o kadar kardesleri, hem ebedi kardesleri kazandirsin! Evet, menfi milliyetin, tarihce pek çok zararlari görülmüs.

Ezcümle: Emeviler, bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karistirdiklari için, hem âlem-i Islami küstürdüler, hem kendileri de çok felaketler çektiler. Hem Avrupa milletleri su asirda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransiz ve Almanin çok seametli ebedi adavetlerinden baska; Harb-i Umumideki hadisat-i müdhise dahi, menfi milliyetin nev'i besere ne kadar zararli oldugunu gösterdi. Hem bizde ibtida-i hürriyette, --Babil kal'asinin harabiyeti zamaninda "tebelbül-ü akvam" tabir edilen "tesaub-u akvam" ve o tesaub sebebiyle dagilmalari gibi-- menfi milliyet fikriyle, basta Rum ve Ermeni olarak pek çok "kulüpler" naminda sebeb-i tefrika-i kulub, muhtelif mülteciler cemiyetleri tesekkül etti. Ve onlardan simdiye kadar, ecnebilerin bogazina gidenlerin ve perisan olanlarin halleri, menfi milliyetin zararini gösterdi.

Simdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebi tahakkümü altinda ezilen anasir ve kabail-i Islamiye içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabani bakmak ve birbirini düsman telakki etmek, öyle bir felakettir ki, tarif edilmez. Adeta bir sinegin isirmamasi için, müdhis yilanlara arka çevirip, sinegin isirmasina karsi mukabele etmek gibi bir divanelikle; büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nin doymak bilmez hirslarini, pençelerini açtiklari bir zamanda, onlara ehemmiyet vermeyip, belki manen onlara yardim edip, menfi unsuriyet fikriyle Sark Vilayetlerindeki vatandaslara veya Cenup tarafindaki dindaslara adavet besleyip, onlara karsi cephe almak, çok zararlari ve mehaliki ile beraber; o Cenup efradlari içinde düsman olarak yoktur ki, onlara karsi cephe alinsin. Cenuptan gelen Kur'an nuru var; Islamiyet ziyasi gelmis; o içimizde vardir ve her yerde bulunur. Iste o dindaslara adavet ise; dolayisiyle Islamiyete, Kur'an'a dokunur. Islamiyet ve Kur'an'a karsi adavet ise, bütün bu vatandaslarin hayat-i dünyeviye ve hayat-i uhreviyesine bir nevi adavettir. Hamiyet namina hayat-i içtimaiyeye hizmet edeyim diye, iki hayatin temel taslarini harap etmek; hamiyet degil, hamakattir!..

DÖRDÜNCÜ MESELE:

Müsbet milliyet, hayat-i içtimaiyenin ihtiyac-i dahilisinden ileri geliyor; teavüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder; uhuvvet-i Islamiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasita olur. Su müsbet fikr-i milliyet; Islamiyete, hadim olmali, kal'a olmali, zirhi olmali... yerine geçmemeli. Çünki Islamiyetin verdigi uhuvvet içinde, bin uhuvvet var; âlem-i Bekada ve âlem-i Berzahta o uhuvvet baki kaliyor. Onun için uhuvvet-i milliye ne kadar da kavi olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. Yoksa onu onun yerine ikame etmek; ayni kal'anin taslarini, kal'anin içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmaslari disari atmak nev'inden ahmakane bir cinayettir.

Iste ey Ehl-i Kur'an olan su vatanin evladlari; altiyüz sene degil, belki, Abbasiler zamanindan beri bin senedir Kur'an-i Hakim'in bayraktari olarak, bütün cihana karsi meydan okuyup, Kur'ani ilan etmissiniz. Milliyetinizi, Kur'an'a ve Islamiyet'e kal'a yaptiniz. Bütün dünyayi susturdunuz, mudhis tehacümati def'ettiniz, ta

ayetine güzel bir masadak oldunuz. Simdi Avrupa'nin ve frenk-mesrep münafiklarin desiselerine uyup, su ayetin evvelindeki hitaba masadak olmaktan çekinmelisiniz... ve korkmalisiniz! Cay-i Dikkat bir hal: Türk milleti anasir-i Islamiye içinde kesretli oldugu halde, dünyanin her tarafinda olan Türkler ise Müslümandir. Sair unsurlar gibi müslim ve gayr-i müslim olarak iki kisma inkisam etmemistir. Nerede Türk taifesi varsa, Müslümandir. Müslümanliktan çikan veya Müslüman olmiyan Türkler, Türklükten dahi çikmislardir (Macarlar gibi). Halbuki küçük unsurlarda dahi, hem müslim ve hem de gayr-i müslim var.

Ey Türk kardes! Bilhassa sen dikkat et! Senin milliyetin Islamiyet'le imtizaç etmis, Ondan kabil-i tefrik degil. Tefrik etsen, mahvsin! Bütün senin mazideki mefahirin, Islamiyet defterine geçmis. Bu mefahir; zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmedigi halde, sen seytanlarin vesveseleriyle, desiseleriyle o mefahiri kalbinden silme!...


©1992 anadolu
This article can be reproduced provided that full credit is given to anadolu
Bu yazi anadolu'ya atif yapilmak kaydiyla kopyalanabilir.

For your comments / Yorumlariniz için anadolu@wakeup.org
Please reference the article title, volume, and number
Lütfen yazi basligi, cilt ve numarayi belirtin